Eğitimin Niteliği ve Okulların Konumu:Devlet eğitimin ancak %30’unu finanse etmeli, % 70’ini ve Meslek Eğitimini yerel yönetimlere ve meslek odalarına bırakmalıdır. Böylece devlet kendi elemanlarını eğitirken, sivil toplum da kendi elemanlarını yetiştirme fırsatını elde etmiş olacaktır.
Okullarda eğitim sabahtan öğleye kadar, duruma göre saat 12’ye veya 13’e kadar yapmalıdır. Öğleden sonra okullarda gönüllülük esasına dayanan “Etkinlik” ve “Ders Dışı Eğitime” ayırmalıdır. Ayrıca Sportif ve Sosyal faaliyetler öğleden sonra öğretmenlerin nezaretinde yapılmalı ve öğretmenler yaptıkları egzersiz planlarına göre ücret almalıdırlar.
Din Eğitimi:Din eğitimi, inanç, ibadet ve ahlak eğitimidir. Bu ayrıca cinsel eğitimi de içine alır. Bedenin gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhun da maneviyata ve morale ihtiyacı vardır. Bu da ancak din eğitimi ile gerçekleşir. Din hayata anlam katar ve ruhu yüksek amaçlara ve gayelere sevk eder, nefsi terbiye ederek karakter eğitimini de beraberinde yapar. Bu nedenle bütün bireylerin bu eğitime ihtiyacı vardır. Din kültürünün bu eğitimi vermesi mümkün olmadığı gibi sadece İmam-Hatip Liselerinde verilen eğitim de gerek fertlerin, gerekse toplumun din eğitimi ihtiyacını karşılayamaz.
Din Kültürü, “Din Eğitimi”ne dönüştürülmeli ve bu eğitim ilköğretim 1. sınıftan yani 6 yaşından itibaren verilmeye başlanmalı Lise son sınıfa kadar her sene haftada en az 3 saat verilmelidir. Her okulda eğitimin uygulanması için “Mescit” açılmalıdır. Çünkü ibadet eğitimi olmadan din eğitimi yapılamaz. Bu durumda İmam-Hatip Liselerine de ihtiyaç kalmaz. Anormal şartlar ortadan kalktığı için her şey aslına döner. Din Eğitimi Fen Eğitimi ayrımı ortadan kalkar. Din adamı yetiştirme işi de “Diyanet İşleri Başkanlığı’na bırakılır. Diyanet kendi okulunu açar ve kendi elemanlarını yetiştirir.
Eğitimin Özelleşmesi:
Devletin tekelindeki bir eğitim bütün bireylerin eğitimine imkân vermeyeceği gibi, herkesin eğitime katkısına da engel olmaktadır. Devletin tekelindeki eğitimin eğitimi ne derece engellediğinin en çarpık örneği Eğitim Fakültelerinden mezun olup devlet bana öğretmenlik versin diye bekleyen 350 bin öğretmenin dramatik durumudur. Devlet onların eğitim vermesini engellediği için evlerinde beklemekte ve eğitime katkıları olmamaktadır. Bir öğretmen evinde beş-on öğrenciye ders verecek olsa suç işlemiş sayılmaktadır. Eğitim özelleştirilmiş olsa ve devlet eğitime karışmazsa her bir öğretmen en az on öğrenciye faydalı olur ve eğitim verir. Böylece en az 3 milyon öğrenci nitelikli eğitim alır.
Uzaktan TV ve İnternet Üzerinden Eğitim ve Eğitim Metaryalleri:
Eğitimin üç temel ayağı vardır. Aile, okul ve çevre… Günümüzde çevre denince TV ve İnternet anlaşılmalıdır. Eğitim Bakanlığı eğitimin amacına aykırı gördüğü TV programlarına ve İnternet sitelerine gereken denetimleri yapmalıdır. Eğitim bakanlığı hedeflediği eğitimi ve amaçlarını gerçekleştirmek için bunu yapmazsa önemli bir görevini ihmal etmiş olur.
Eğitimin üç temel ayağı vardır. Aile, okul ve çevre… Günümüzde çevre denince TV ve İnternet anlaşılmalıdır. Eğitim Bakanlığı eğitimin amacına aykırı gördüğü TV programlarına ve İnternet sitelerine gereken denetimleri yapmalıdır. Eğitim bakanlığı hedeflediği eğitimi ve amaçlarını gerçekleştirmek için bunu yapmazsa önemli bir görevini ihmal etmiş olur.
Bakanlık TV ve Internet programları yapmalı ve bunun için ekipler kurarak “Uzaktan Eğitim Programları” yapmalı ve geliştirmelidir. Ayrıca “Müfredat Programları” ve “Ders Kitapları” ve “Yardımcı Ders Kitapları” hazırlayarak eğitime katkı sağlamalıdır. Devletin yapması gereken “Eğitim Programları” ve “Ders Kitapları” ile “Ne Öğretilecek?” sorusuna cevap vermektir. Kimin nasıl öğreteceği ile ilgilenmemelidir.
Sonuçta gerek devlet, gerekse kurumlar istihdam edeceği elemanları seçmek için şartlarını belirlemekte ve sınavlarla eleman almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder