4 Ekim 2013 Cuma

ASAYİŞİN KORUNMASI...


Ali CAN

Asayiş, bir yerin düzen ve güvenlik içinde olması ve orada yaşayan halkın korku içinde olmaması, herkesin hak ve hürriyetlerinin korunduğu konusunda güven içinde bulunması ve baskı hissetmemesi durumudur.

 Asayiş, kanun ve nizam hakimiyetinin sağlanması, güvenlik ve özgürlüğün sağlamış olmasıdır. Kanunun ve nizamın olmadığı yerde şahısların keyfi yönetimleri vardır. Keyfi yönetim baskıyı, o da itaatsizliği ve isyanı doğurur. Toplumu itaat, dirlik ve düzen içinde tutan iman ve imandan kaynaklanan itaat, haram helal duygusu, büyüklere hürmet ve zayıflara merhamet duygusudur. 

İnsan hayatına ve sosyal hayata keyfilik değil, akıl gereği olan düzen ve nizam hükmetmelidir. 
Düzen ahlaki ve hukuki olan şeydir. Her insanın doğuştan hakları vardır. Hukuk bu hakların korunması ve geliştirilmesi için vardır. Hukuku korumak ve adaleti sağlamak için güce ve yönetime ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçtan devlet doğmuştur. Bu nedenle devlet hak ihlali yapamaz ve zulmedemez.

İnsan fıtraten hürriyetperver olduğu için baskı ve istibdada karşı isyan etme eğilimindedir. 
Bu nedenle insanları zorla sağduyu veya ılımlı olmaya yönlendirmeye kalkışırsanız sağduyudan ve iyi olandan nefret etmeye başlayacaktır. İnsanlar bir süre sonra zorlamaya dayalı bir otoriteye isyan etmeyi, bunu yapanların sözünü dinlememeyi ve emrettiği şeyin tersini yapmayı cesaret ve kahramanlık saymaya başlayacaklardır.


İnsanın ve toplumların gelişmesi ve ilerlemesi hakların korunması ve hürriyetlerin temini ile doğru orantılıdır. Gerek fertler, gerekse toplumlar ancak hürriyet ortamında kendilerini geliştirebilirler. Hürriyet her nevi gelişmenin ön şartıdır. Hürriyet asayişin de temel şartıdır. Hürriyetsiz asayiş istibdattır ve potansiyel bir isyanı besler. Bastırılmış hürriyetler ve istekler tarihin şehadetiyle büyük isyanlar ve anarşi ile sonuçlanmıştır.

Bediüzzaman “Bu millet ve vatanın hayat-ı içitmaiye ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halas olmak için beş esas lazım ve zaruridir. Merhamet, hürmet, emniyet, haram ve helali bilip haramdan çekinmek ve serseriliği bırakıp itaat etmek...” (KL, 347) demektedir. Risale-i Nur hizmeti emniyeti, hürmet ve merhameti tesis ettiği için asayişi koruyarak toplumu anarşiden kurtarır.” (KL, 2007, s.187) Bu nedenle insanlar hürmet, merhamet, haram-helali bilmekle ve itaat düsturu ile sosyal hayatın emniyeti ve asayişini temin ederler.

“Hükümet ele bakar, kalbe bakmaz”
 diyen Bediüzzaman “İmkânat ayrıdır, vukuat ayrıdır. İdare ve asayişe bilfiil ilişmeyen muhaliflere kanunca ilişilmez. İmkânat medar-ı mesuliyet olamaz. Yoksa herkes bir adamı öldürebilir diye herkesi bu imkânat ile mahkemeye vermek lazım gelir.” (Şualar, 590) ifadeleri ile de ihtimaller üzerine hüküm bina edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir.


Toplum içinde yaşayan insanların kalplerinde ahirete iman hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî âsâyiş ve insaniyet altında anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o toplum zehirlenir. Çocuklar haylâzlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamaya başlarlar. Şayet insanlarının kalbinde ahirete iman hükmederse birden samimi hürmet ve ciddi merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyasız ihsan ve fazilet ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlar. (Şualar, 356–357) O toplum da mükemmeli bir toplum haline gelir ve asayiş mükemmel bir şekilde korunmuş olur, çünkü herkes asayişe yardımcı olur. Devletin emniyet ve asayiş kuvvetlerine de fazla ihtiyaç kalmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder