28 Şubat 2021 Pazar

ŞEYTAN ÜÇGENİ

 

12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz şeytan üçgeni

      

12 Eylül çok büyük bir fitne idi.

Öyle ki 28 Şubat ve 15 Temmuz’a kadar uzandı bu fitne.

Bu fitnenin şifreleri ise Kutlular Abinin şu sözlerinde saklı:

“12 Eylül’de Konsey adına biri benimle görüşmek istedi. 3 teklif ile geldiler.

Bana, “Mehmet Bey, biliyorsunuz bir ihtilal oldu. Bunun için bütün sivil toplum faaliyetleri yasaklandı. Ama siz bu yasaklara uymuyorsunuz. Beyazıt’ta her Cumartesi iki yüz kişiyle sohbet yapıyorsunuz. Bunlar Konsey’e rapor olarak geliyor. Konsey bu toplantılarınızı kaldırmanızı istiyor. Bunun için anlaşmaya geldik.

İkincisi: Atatürk aleyhtarlığı yapıyorsunuz. Paşalar bu konuda hassas. Bunu da yapmamanızı istiyoruz.

Üçüncüsü ise yurt dışında (yurt içinde değil) Süleymancılara ve Milli Görüşçülere karşı beraber mücadele verelim -her halde onları bizden daha tehlikeli görüyorlar.- Bunları kabul ederseniz, devlet imkânlarını emrinize tahsis edeceğiz” dedi.

Ben de,

“Birincisi: bu dersleri kaldırmayız. Biz imanî konularda ders yapıyoruz. Rahatsız oluyorsanız, bizi toplar hapishaneye atarsınız. Biz de çıktığımızda, bıraktığımız yerden devam ederiz.

İkincisi: Atatürk meselesinde yaptığımız bir şey yok. Ama sizler Atatürk’ü “Besmele” yaptınız. Bazı şeyleri tenkit ediyoruz.

Üçüncüsü ise Süleymancılara ve Milli Görüşçülere niye düşmansınız? Çünkü onlar dindardırlar. Onun için onlara muarızsınız. onların Müslümanlığından şüphemiz yok. Farklılıklarımız var; ama biz onlara düşman değiliz. Onlar bizim din kardeşlerimiz. Ayrıca kendimizi onlara karşı kullandırtmayız. Hiçbir teklifinizi kabul etmiyorum” diye cevap verdim.”

12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz şeytan üçgenini tam olarak tanımlayan satırlar bunlar.

Dikkat ediniz…

Derin devlet, “Süleymancılara ve Milli Görüşçülere karşı beraber mücadele verelim” diye bir teklif getiriyor.

Bu teklif aslında Müslümanı Müslümana kırdırma projesidir.

Kutlular Abi Nurlardan aldığı ferasetle bu tuzağa düşmüyor.

Ya diğerleri?

Yani derin devletin teklifini kabul edenler?

Daha 12 Eylülden başlayarak tam fitnenin ortasında yer aldılar.

Yeni Asya derin devletin teklifini reddedince tam ortadan bölündü.

Bir kısmı Konseyciler safında yer aldı.

Anayasaya evet dediler.

Zaten diğer cemaatler toptan evet dediler.

Sadece Yeni Asya hayır cephesinde kaldı.

28 Şubatta da yine o şeytani plan işledi.

Yeni Asya, “deprem ilahi ikazdır” diye zalimin zulmünü yüzüne haykırırken, birileri yine derin devlet cephesinde yer alıp hakka karşı direniyordu.

Ama final 15 Temmuzda oldu.

Zira 15 Temmuz tam bir “Müslümanı Müslümana kırdırma projesi” olarak tatbik edildi.

Ne yazık ki derin devlet burada da akıl almaz bir başarı elde etti.

Cemaatler üzerine bir “terör pisliği” atıldı.

Bütün dindar kesim potansiyel terörist ilan edildi.

Dindar kesimler birbirine düşürüldü.

Bir kısmı diğerini “terörist, hain ve münafık” gibi ağır itham altında bıraktı.

Diğer bir kısım da diğerlerini “firavun ve süfyan” olarak suçladı.

O buna hakaret etti, bu ona en ağır laflar etti.

Ve böylece:

Derin devletin “Süleymancılara ve Milli Görüşçülere karşı beraber mücadele verelim” fikri altında yatan “Müslümanı Müslümana kırdırma projesi” projesi bizzat dindarlar eli ile gerçekleşmiş oldu.

Elim ve bir o kadar da ibretli bir hal bu.

Ne yazık ki, hala da devam ediyor bu elim hal.

Ne zaman ve nasıl biteceği de şu gün için belli değil.

İşte tüm bunlar o melun 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz şeytan üçgeni içinde gerçekleşen fitneler.

Ne diyelim!..

Umarız, o fitneciler kendi çukurunda boğulurlar.

10 Nisan 2020 Cuma

İMTİHAN DÜNYASI

Bazı imtihanlar vardır, çetin mi çetin, zor mu zordur. Bazıları ise alıştırma kabilinden büyük güne hazırlık içindir. Zira musîbetler sabrı imtihan eder. Musîbetler inancı imtihan eder. Musîbetler insanı imtihan eder. Bazen serrâ/sevinç, sürûr, bazen de darrâ/sıkıntı, dert, mihenle yaşanan imtihanlardır bunlar. Ama hep imtihandadır. Onun içindir ki Efendiler Efendisi (asm), inanmış olan kimsenin başına gelen her işini; şer görünse sabırla, hayır görünse de şükürle mukabelede bulunacağı bir hayretler kuşağı olarak tanımlar. Nimete şükür, nikmete sabır imtihanından sonra olması da adetullahtan olsa gerektir.
Zira zaman bazen insanın heva ve nefsiyle uyumlu, sıkıntısız ferahfeza iken, bazen de tam aksine dert, ezâ ve ıztıraplarla âlude bir halde olabilir. Her iki hal de inanan için bir imtihan kabul edildiğinden kazanç kaynağıdır. Yukarıda denildiği gibi insan dünya hayatında bir imtihandadır. Hayatını da bu anlayışa göre şekillendirir. İmtihanı bazen şer gibi görünür, bazen de hayır gibi görünür. Sabır da, insanın başına gelen şer gibi görünen imtihanı karşısında şikâyetçi olmaması, dayanma gücü ve direnmesi, diğer bir zaviyeden de Cenâb-ı Hakk’ın emirlerini yerine getirme mevzuunda da sebatkâr olması anlamına gelir.
Yani inanmış gönüller imtihanın çeşidi ne olursa olsun karşısında boyun eğmez, bel bükmez. Sevgiliden gelen sevgili olması cihetiyle rıza ile yaklaşır. Saadet-i dareyne kavuşur.
Evet, bazı imtihanlar vardır ki; hamurun kalitesini tartar, biçer. Görünenle gizleneni, ne kadar su götürürlüğünü açığa çıkarır. Belki de sadece bunun için o imtihan yaşanası dedirtir. Zira insan başına gelen imtihanlarla değil, onlara karşı duruşuyla kıymet kazanır.
Mukavemet sistemi gelişmemiş insanların en ufak bir mikrop karşısında yatağa düşmesi gibi, tecrübe edilmeden karşılaşılan çetin sınavlar karşısında mağlûp olmak mukadderdir. Hz. Yûsuf’un da (as) kendisini bekleyen muhtemel sıkıntı ve problemlere karşı ciddî bir sınama, bir imtihandan geçmesinin gerekmesi de bu kabilden olsa gerektir.
Hak edilmeyen teveccüh ve iltifatların ahireti beklemeden gün yüzüne çıkarması, kimi önde görünenlerin, en arka saflarda dahi yer bulamayacağı hakikatini tanıtmış olması bile, bu türden imtihanların ne büyük hayır olduğunu gözler önüne serer. Sular durulduğunda iyi ki yaşanmış ki, bilinmiş, anlaşılmış dedirten türden bir hayır olmuştur hakikat planında. Hele dost görünenlerden gelen vefasızlığı göstermiş olması...
 Evet, iyi ki bir imtihan var, iyi ki ahiret var, iyi ki hesap Kitap var..

1 Mayıs 2019 Çarşamba

BOŞ TENCERE VE İŞSİZLİK, BU İKTİDARIN SONUNU GETİRECEK
Seçim bitti kavga bitmedi..Ülke seçim atmosferine girdikten beri işsizler büyük bir oran teşkil etmekteydi.Seçimin bitmesine  rağmen hala kavga ve sıkıntı bitmedi ve biteceğe de benzemiyor. Zira işsizlik ve pahalılık dolayısıyla açlık devam ediyor.Mutfakta yangın var tencere boş kaynıyor.Millet iktidardakilere kızgın. Bunun sebebi çok, fakat en belirgin sebeplerinden birisi, iktidara olan güvenin azalması ve iktidarda bulunanların başta ekonomi olmak üzere işsizlik ve enflasyonu kontrol edememesidir.
Mutfakta yangın var. Tabiri caizse tencere boş kaynıyor, fakir fukara evine yiyecek götürememenin sıkıntısını çekiyor.Senelerdir yatırım yerine tüketime yönelik politikalar sonucu, ülke bu hale gtirildi.Üreterek değilde satarak ve borçlanarak yönetme sonucunda iflasın eşiğinde bir ülke haline geldik.Fabrikaların kapanması  ya da satılması nedeniyle,İşinden olanlar da,iş bulamayan işsizlerin sayısının artmasına sebep oldu.Her evde bir işsizin olması toplumu gerçekten rahatsız etmeye başladı.
Geçmişte Yerel yönetimler vasıtası ile işe yerleştirilenler, adama iş  ile gizli işsizliğe sebep oldu.İşsizlik arttı ve bir kişinin yapacağı işe kendi adamlarından beş kişi yerleştirildi. Ülke bu şekilde yerel yönetimler vasıtası ile soyduruldu.Bugün yerel yönetimler borç bataklığında bocalamktadır, Borçtan kurtulmanın çaresi olarak vergi ve belediye arsalarını satmayı gündeme aldılar.Borçlarını bu şekilde ödeme yoluna gitmeye başladılar. Beğenmedikleri geçmiştekilerin bıraktığı mirası yemeye başlayarak miras yedi konumuna düştüler.
İşsizler ordusu işsizler partisi kursa belki de büyük oranda oy alır. Ama şimdilik kararsız kalarak hükümete sarı kart göstermeyi deneme yolunu seçmiş durumdadırlar.
Allah kimseyi işsizlik ve açlık ile terbiye etmesin.Bu gidiş pek hayra alamet değil.
Onun için ben  bu iktidar partisinin sonunu işsizliğin, açlığın ve israfın belirleyeceğini düşünüyorum.
                              Rafet Özcan

23 Nisan 2019 Salı

ESKİ AY ADLARI VE CEMRELER


 ESKİ AY ADLARI ve KARŞILIĞI AY ADI BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ
1- Zemheri 14 Ocak 13 Şubat 
2- Gücük 14 Şubat 13 Mart
3- Mart 14 Mart 13 Nisan
4- Abrul 14 Nisan 13 Mayıs
5- Mayıs 14 Mayıs 13 Haziran
6- Kiraz 14 Haziran 13 Temmuz
7- Orak 14 Temmuz 13 Ağustos
8- Ağustos 14 Ağustos 13 Eylül
9- İlkgüz 14 Eylül 13 Ekim
10-Ortagüz 14 Ekim 13 Kasım
11-Songüz 14 Kasım 13 Aralık
12-Karakış 14 Aralık 13 Ocak



ESKİ MEVSİMLER:

Rumi Takvime göre yöremizde eskiden iki mevsim vardı.

Kasım Günleri (Kış Günleri) : Kasım günleri, 8 Kasım’da başlayıp ve Hıdrelleze kadar yani 5 Mayıs akşamına kadar süren dönemdir. Bu 179 günlük süre kış mevsimidir.

Hızır Günleri (Yaz Günleri) : Hızır günleri ise 6 Mayıs’ta başlar, 7 Kasım’a akşamına kadar olan süredir. Bu süre de yaz mevsimidir. Toplam 185 (186) gündür.

 Kış ikiye ayrılır:

Erbain (40 Gün): 22 Aralık - 31 Ocak

Hamsin (50 Gün): 1 Şubat - 21 Mart

CEMRELER:

İlkbahardan önce birer hafta arayla cemrelerin düştüğüne inanılır. Cemre ateş parçası demektir. Cemreler havaların ısınmaya başladığının ve kışın soğuk günlerini geride bırakmak üzere olduğumuzun, baharın gelmeye başladığının habercisidir. 180 gün süren Kasım (Kış) mevsiminin 100. gününden sonra görülen sıcaklık yükselmeleridir.

1. Cemre Havaya : Birinci cemre; Kasım’ın 105’inde, Rumi Gücük ayının 7'sinde, Miladi 20 Şubat’ta havaya düşünce hava ısınmaya başlar.

2. Cemre Suya: İkinci cemre; Kasımın 112’sinde, Rumi Gücük ayının 14'ünde, Miladi 27 Şubat’ta suya düşünce su ısınmaya başlar.

3. Cemre Toprağa: Üçüncü cemre; Kasımın 119’unda, Rumi Gücük ayının 21'inde 6 Mart'ta toprağa düşünce toprak ısınmaya başlar.


25 Ocak 2019 Cuma

"AKP DEVLET PARTİSİDİR"

“AKP giderse CHP gelir!” diyenler neyi tartışıyor? Sistem arızalı, iktidar ve lideri müstebit ise, neyi tartışıyorsunuz?

Korktukları ve korkutmaya çalıştıkları şey eski CHP’nin zihniyeti ne idi? “Müstebit/diktatör, baskıcı, yasakçı, maneviyata, milletin değerlerine karşı” olması değil mi?

Peki, istibdat nedir?

“İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir. Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i İslâmiyeti zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husûmeti uyandıran ve İslâmiyeti zehirlendiren, hattâ herşeye sirâyet ile zehrini atan, o derece ihtilâfâtı beyne’l-İslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır.”1 Şimdi 19 yıllık iktidarın zihniyet, çalışma ve icraatlarına bakar mısınız? Konuşmak yasak, yazmak yasak, fikirlerini beyan etmek yasak, siyasî görüşlerini açıklamak yasak!
Konu
- Yüz binlerce insan işinden, hürriyetinden, malından, mahrum edildi, sütten kesilmemiş bebeler annelerinden koparıldı, yeni doğum yapanlar, hamileler hapse atıldı. Resmî rakamlar (henüz ulaşılamayan bilgiler de var) şöyle:

“OHAL ile de istibdadı sürdürüyor.

- 17 bin başörtülü, emzikli, bebekli, hamile, yaşlı hanım kelepçelenerek hapse atılmış.

- 300 bin insan işinden çıkarıldı.

- 107 bin kişi açığa alındı.

- 60 bini aşkın insan tutuklu, hapiste, bir kısmı tecdit altında.

Adalet felç!

- Eğitim ve öğretim dibe vurmuş. Okullarda kimse konuşamıyor, tartışamıyor, öğretmenler, idareciler, öğrenciler, veliler, biribirinden şüpheleniyor.

-  6 bin 500 civarında dernek kapatılmış.

- 159 gazeteci tutuklu (iki bin 500’ü işsiz.)

-  Yüzlerce şirkete el konmuş.

- Binlerce akademisyen üniversitelerden atılmış.

- Sadece kermes açtığından dolayı yüzlerce insan mahkemelere verilmiş…

İktidarın 19 yıllık icraatları gösteriyor ki, AKP, CHP’dir, devlet partisidir, Kemalizmin başarısıdır. R. Tayyip Erdoğan, “İllâ birine benzetecekseniz Atatürk’e benzetin (Hürriyet, 9 Kasım 2008)

İşte bütün bunlar için, Prof. Dr. Şerif Mardin “AKP iktidarı Kemalizmin başarısıdır” demişti.


EY MİLLETİM;ARTIK ALDANMA !

Milleti aldatmaya yönelik oyunlar

Hemen her seçimde milletçe yaşayarak görüyoruz ki bizdeki durum Avrupa’da yaşananların tam tersi. Yerine getirilemeyeceği önceden belli olan bir sürü vaat... Meydanları süsleyen dev panolardaki parti reklâmları.

Amerika’da ve Batı ülkelerinde de seçimler yapılır. Buralarda evrensel demokrasi kaide ve kuralları geçerli olduğundan, seçimler kavgasız gürültüsüz yapılır. Siyasî parti kadroları birbirilerine karşı hakaretlere varacak beyanlarda bulunmazlar. Bizdeki gibi birbirilerini itham edip, tezyif etmezler. Ayrıca maliyeti milyonları bulan şaşaalı mitinglere de pek gerek duymazlar.

Buralarda seçimler elbette tamamen sessiz sedasız yapılmaz. Şahit olanlar bilir oralarda seçim propagandalarına tahsis edilmiş belli alanlar var. Siyasî partiler bu alanlara parti reklâmlarını asarlar, seçim beyannamelerini halka ilân ederler; konuşmalarını yaparak seçmenlerini onaylarını talep ederler.

Buralarda siyasî partiler öyle bizdeki gibi çok görkemli reklâmlarla, içi boş nutuklarla halkın karşısına çıkmazlar. Halkın kahir ekseriyetinin bilinçli olması ve belli bir kültüre sahip olmaları böyle bir duruma meydan vermiyor. Siyasî partiler bunun farkında oldukları için öyle seçmeni aldatmaya yönelik taktiklere baş vurmuyorlar. Çok iyi biliyorlar ki öyle içi boş sloganlarla seçmenin siyasî tercihlerini değiştirmek mümkün değil. Yani seçmenler kendilerinden rey isteyen partilerin ideolojilerini, programlarını çok iyi bildikleri için reklâmlara çok önem verilmiyor. Bunun farkında olan siyasiler de gerçekçi vaat ve projelerle seçmenin karşısına çıkmak mecburiyetinde kalıyorlar. 

Peki bizde durum nasıl? Hemen her seçimde milletçe yaşayarak görüyoruz ki bizdeki durum Avrupa’da yaşananların tam tersi. Yerine getirilemeyeceği önceden belli olan bir sürü vaat... Meydanları süsleyen dev panolardaki parti reklâmları. Meydanlarda milleti gaza getiren hamasi nutuklar... Sanki ceplerinden vermişler gibi anlatılan seçim rüşvetleri... Ve karşılarında meydanları dolduran toplulukları gaza getirip slogan attırmakla vazifeli parti militanlar..

Milleti kendi haline bıraksalar onlar Allah’ın izniyle ferasetleriyle, basiretleriyle siyasilerin tamamen aldatmaya yönelik hilelerinin farkına varırlar ve en doğru tercihlerini yapacaklarında eminiz. Ama gelin görün ki Üstad Bediüzzaman’ın; “cerbezenin gayr-ı meşrû veledi olan propagandalar” olarak vasıflandırdığı siyasilerin celbedici reklâm ve propagandalarına hedef olan insanlarımızın aldanmadan doğru tercihlerde bulunmaları zorlaşıyor. Elinde bir ölçüsü, bir mihengi yoksa ve Üstad Bediüzzaman’ın; “lisan-ı siyasette bazen lâfız mananın zıddır” tesbitinden de bihaber ise ağzı iyi lâf yapan siyasilerin her söylediklerini kabul ederek kolayca aldanıyor bazı insanlar.

Ayrıca Üstad Bediüzzaman; “nev-i beşerin yüzde sekseni ehl-i tahkik değil” tesbitinde bulunuyor. Kıymetsiz, değersiz bir meseleyi değer verdiği ve itimat ettiği bir şahıstan dinleyince hemen inanıyor. Halbuki doğru olan nedir? Kişilerin kimliklerine, siyasî görüşlerine, değerli olup olmadıklarına bakmadan doğruyu, hak ve hakikatı kim söylüyorsa ona taraftar olmak. Yalanı kim söylüyorsa bunu yapanın kimliğine bakmadan reddetmek gerekir. Çoğu insanımız bu duruş ve tavrı sergilemeyince, işin içine siyasî tarafgirlik giriyor. Ve “bizim parti hep doğru yapar” anlayışıyla hareket eden böyle seçmenlerin bu tavırları da siyasilerin işini kolaylaştırıyor maalesef. 

Ve böylece yanıltmakta mahir siyasilerin tercihlerinin yansıtıldığı bir tablo meydana geliyor. “Hâkimiyet milletindir” sözü de bir slogandan öteye gidemiyor. 


16 Kasım 2018 Cuma

KLİMALARIN KIŞ TEMİZLİĞİ

Evde Klima Temizliği Nasıl Yapılır? ( Resimli )

Merhaba arkadaşlar, kış ayı kapımıza geldi çattı. Evinde klima ile ısınanlar için klima temizliği şart. Tabi klima ustaları veya servisler bu temizleme işlemi için yüksek fiyatlar isteyebiliyorlar. Mesela Adana 'da klima temizleme fiyatları 100-200 TL arası değişmektedir. Diğer büyük şehirlerde fiyatlar nasıl bilmiyorum ama bu ücreti vermek istemiyorsanız benim gibi :) evinizde kendi başınıza güzel bir temizlik yapabilirsiniz. Ama ustaların yaptığı bizim evde yaptığımızdan daha detaylı klima temizliği oluyordur diye düşünüyorum çünkü malzemeleri bu iş için uygun. Eğer bütçeniz bu iş için uygunsa usta çağırmanızı tavsiye ediyorum.

klima temizliği nasıl yapılır

Klima Temizleme Malzemeleri

Öyle ahım şahım bir malzeme yok arkadaşlar. Hepsini ucuza tüm marketlerden bulabilirsiniz. Ayrıca internette  klima temizleme suyuklima temizleme solüsyonuklima temizleme spreyi gibi başlıklarda ürünlerin satışını göreceksiniz. Bütçesi olan bunlardan alabilir.
  • Mr. Muscle Mutfak ( turuncu renkte olan )
  • Diş fırçası ( eski kullandığınız olabilir veya marketten en ucuzu 2 tl olanda olur )
  • Ufak bir tas veya kova size kalmış.

Klima Temizliği Nasıl Yapılır?

Kendi evimde temizliğini yaptığım klima Vestel 18 Btu İnverter arkadaşlar. Size kirli ve temiz halini gösterince ağzınız açık kalacak diyebilirim. Kirli hali ile nasıl nefes alıyormuşuz? Nasıl hasta oluyormuşuz? Hepsini anlayacaksınız.
  • Öncelikle klimanızı sigortasından veya fişinden çıkartıp kapatınız.
  • Klimanınızın ön panjur kısmını çıkartınız.
  • İçindeki 2 tane hava filtrelerini banyoda fıskiye ile iyice temizleyiniz. Temizledikten sonra saç kurutma makinası ile kurutunuz.

  • Artık bundan sonrası önemli eğer klimayı sökmeyi biliyorsanız pervanesine kadar sökün. Benim gibi bilmiyorsanız. Mr. Muscle Mutfak temizleme spreyimizi açıkta duran peteklere sıkınız. İnternette klima çalışırken sıkın bir sorun olmaz diyor ama ben kapalı sıktım sonra çalıştırdım.

  • Gelelim en önemli kısma iç kısımdaki pervaneler. Resimde gördüğünüz gibi resmen kir yuvası olmuş. Kovanızın içine 4-5 cm su doldurun ve içine Mr. Muscle Mutfak temizleme spreyimizden biraz sıkın.

    • Diş fırçamızı suya daldırıp pervaneleri sağa-sola doğru hareket ettirerek temizleyin. Simsiyah aynı is gibi bir kir çıkacaktır. Bu hareketi tüm pervaneyi temizleyene kadar devam edin.

      Resimlerde gördüğünüz gibi suyun içi resmen kapkara oldu. İşte temizlik yapmassanız bu pisliği soluyoruz resmen. Özellikle evinizde bebek varsa çok tehlikeli oluyor klimalar arkadaşlar.