4 Ağustos 2013 Pazar

DEMOKRASİ = HAK, ADALET VE HÜRRİYET



Mustafa CAN

“Bizim düşmanımız, bizi bu derece düşüttüren,  sebep olan cehalet, zaruret ve ihtilaftır; bu üç düşmana karşı saadetimizin vesilesi olan, sanat, marifet ve ittifak silahı ile cihat etmeliyiz.”
Bediüzzaman
Demokrasilerde “millet iradesi” en üstün iradedir. “Hâkimiyet milletindir.” Ancak kendilerini “Devlet” olarak gören güçler vardır. Bunlar, askeriye, bürokrasi, anayasal kuruluşlar, üniversiteler, sermaye ve medya sahipleridir. Millet iradesi ile “Temsilciler Meclisi”ni oluştururlar. Mecliste çoğunluğu olan siyasi parti de hükümeti kurar. Böylece yasama ve yürütme organları halk tarafından belirlenir.
Millet iradesi ile ahrar ve demokrat misyona sahip olan 1950 ve 1965 te DP ve AP’yi % 50 oy oranı ile sağda birliği ve ülkede İstikrarı sağlamışlardı. % 5 enflasyon, % 7 kalkınma hızı ve büyümeyi gerçekleştirmişlerdi. 27 Mayıs 1960 ihtilali ile Millet Partisi sağdaki Demokrat birliği dağıtmayı amaçladı. Ama başaramadı. Bunun üzerine 12 Mart 1971 Muhtırası ile MSP kurdurularak “Siyasal İslam” düşüncesinin önü açıldı ve birlik dağıtılmak istendi. Ancak bu da başarısız olunca bu defa anarşi ve terör bahanesi ile 12 Eylül 1980 ihtilali yapılarak “Siyaset Zemini” dümdüz edildi. “Dört Eğilimi” bir araya getirmek iddiası ile ANAP’a siyaset zemini açıldı. Bu 10 yıl devam etti. Tekrar “Demokratlar” iktidara geldi. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan Demokratların eline geçince fitne kazanı kaynatılarak siyaset zeminini kaynattılar. 28 Şubat 1997 “Örtülü Darbesi” yapılarak “Meclis Dışı Güçlere” TBMM’ye baskı yaptırılarak Partiler dağıtıldı, kapatıldı ve ANAP’ın devamı olan AKP zihniyetine iktidar nimetleri peşkeş çekildi.
Bu süreçte halk da Millet Partisi’nin devamı olan Milliyetçi ve Şeriatçı iddiasındaki partileri iktidarda deneme imkanına kavuştu. Toplumsal tecrübe kazanıldı. Demokratların dışında millete fayda sağlayamayacakları anlaşıldı. Emekli Vali ilhan Sözgen 1971 muhtırasından sonra bir paşanın “Sağı böleceğiz, bir daha tek başına iktidara gelemeyecek” dediğini nakleder. (Akşam, 3 Mart 1998) 12 Eylül 1980 İhtilalinden sonra BTP’ yi kapatmaları ve DYP’yi 1983 seçimlerine sokmamalarının ve ANAP’a müsaade etmelerinin sebebini “Sağı biz böldük” şeklinde ifade etmiştir. (Milliyet, 3 Haziran 1998; Yeni Asya, 4 Haziran 1998)
İnsanın insan olmak haysiyeti ile üç temel hakkı vardır: “Hayat Hakkı ve Hürriyeti”, “Din ve Vicdan Hürriyeti”, “Düşünce ve Fikir Hürriyeti.” “Demokrasi” bu Hak ve Hürriyetleri sağlayan sistemin adıdır. Buna çalışanlara da “Demokrat” denir. İnsanların Hak ve Hürriyetlerini sağladığınız zaman onları mutlu edersiniz. İstikrarın ve kalkınmanın temelinde “Hürriyet” vardır. Hürriyetin olmadığı yerde kölelik vardır.
Siyasetin amacı, insanların hürriyet içinde yaşamalarını sağlamak ve ortak inançlar ve değerler etrafında bir araya getirerek barış içinde yaşatmaktır. Siyasi partilerin amacı “Hizmet Projeleri” üretmektir. İnsanlara hizmet etmektir. Bu da fedakarlık ister. Milletin faydası ve çıkarı yerine şahsi çıkarı peşinde koşanlar demokrat olamazlar.
Amacına uygun siyaset yapan siyasiler ancak Demokrat olanlardır. Demokrat ve ahrar olmayanlar ya ideolojilerine veya menfaatlerine hizmet ederler. İdeolojik davranan, ırkçılık yapan ve menfaatlerine hizmet edenler adil olamadıkları gibi hizmet de üretemezler. Bu nedenle milletin servetini şuristana ve çöle akıtarak israf ederler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder